1927 yılında yapılan seçimlerden sonra 3. Meclis oluşturulmuş ve tüm üyelerin CHF’den çıkmasıyla meclis tek parti yönetimi haline gelmiştir.
Türkiye bu dönemde devletçi bir politika izlemekteydi. Devlet birçok nakliyatı tekeline almıştı, bu da ekonomide durgunluğa neden oluyordu. Köylüler vergilerini ödemekte zorlanıyor, tefecilere borçlanıyordu. Hayvanlarını satmak zorunda kalan köylüler borçlarını ödeyemeyince arazilerine de tefeciler el koyuyordu. 1929’da da Ekonomik Buhranı’nın etkileri bunlara eklenince, hükümete olan tepki artmıştır.
Mecliste sadece tek bir partinin bulunması, parti üyelerinin kendi çıkarları için çalışması, halkın taleplerini devlete iletememesi, ekonomik durgunluk gibi sorunlar ve ülke rejimi hakkında “diktatörlük” iddiaları, halkın tepkilerini her geçen gün büyütmüştür. Bu da yeni bir muhalif akımın ortaya çıkmasına sebep olabilirdi, hükümet bu konuda tedirgindi (Ertem, 2010: 72). Serbest Cumhuriyet Fırkası da böyle bir ortamda ortaya çıkmıştır.
Çok partili demokratik bir hayattan yana olan Mustafa Kemal, kendisine yöneltilen diktatörlük iddialarından ve halkın çaresizliğinden rahatsız olmuştur. Hükümetin Takrir-i Sükun Kanunu ile çok geniş yetkilere sahip olması, Mustafa Kemal’den bağımsız olması, denetlenememesi ve parti üyelerinin adlarının yolsuzluklara karışması, Mustafa Kemal’i yeni bir parti düşüncesine sevk etmiştir. Bununla beraber genişçe yetkilendirilen hükümetin uyguladığı yanlış politikalardan dolayı halkın Mustafa Kemal’i sorumlu tutması da rahatsızlık yaratmıştır (Ertem, 2010: 74).
Paris Büyükelçilisi olarak görev yapan Ali Fethi Bey, izinli olduğu dönemde Yalova’ya, Mustafa Kemal ile görüşmeye gitmiştir. Mustafa Kemal bu görüşmede Fethi Bey’e, yeni bir partinin kurulması hakkındaki düşüncelerinden bahsetmiş ve bu parti kurma işini kendisinin üstlenmesini istemiştir. Partiler karşısında tarafsız kalacağının sözünü de veren Mustafa Kemal, kardeşi Makbule Hanım’ı da partiye yazdıracağını söylemiş ve Fethi Bey’i ikna etmiştir (Ertem, 2010: 74).
Fırka 12 Ağustos 1930’da kurulmuş ve kısa bir sürede halk ile basının desteğini almıştır. Bunun sebebi olarak ülkenin ve halkın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal bunalımlara ek olarak; parti programında yer alan vergi indirimleri, seçim sisteminin değiştirilmesi, köylü ile çiftçiye tatmin edici teşvikler verilmesi ve liberal ekonomi vaatleri de söylenebilir.
SCF üyeleri önce Anadolu sonra da Batı seyahatine çıkarak halk ile etkileşime girmeyi istemiştir. Gittiği her yerde CHF üyelerinin baskısına ve engellemelerine rağmen kalabalık kitleler tarafından karşılanmıştır. Bu destekten SCF üyeleri ve Fethi Bey etkilenmiş, kısa bir süre içerisinde iktidar hesapları yapmaya başlamışlardır. Bu durum CHF içerisinde iktidarı kaybetme korkusu yaratmış, partiyi irtica[1] ile suçlamışlardır. Mustafa Kemal’in de desteğini almak isteyen CHF destekçilerinden Yunus Nadi, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı mektup ile Mustafa Kemal’den tarafını belli etmesini istemiştir. Mustafa Kemal’in bu mektuba cevabı ise yine Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır. Mustafa Kemal mektubunda, CHF’nin umumi reisi olduğunu, fırkanın Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden doğduğunu ve bu teşekküle tarihen bağlı olduğunu söylemiştir (Ertem, 2010: 81).
İsmet İnönü ve arkadaşlarının SCF’ye baskıları, fırkanın mitinglerini engellemeye çalışmakla kalmamıştır. SCF karşıtları, bunu basın yoluyla da sürdürmeye çalışmış ve SCF ile Mustafa Kemal’i karşı karşıya getirmek istemişlerdir. Bunun için Ali Naci Karacan’a “İnkılap” adlı bir gazete çıkartılmıştı. Tüm bu çabalar sonuç vermiş ve Fethi Okyar “Fesh Beyannamesi” hazırlamış, Mustafa Kemal’in de onayıyla bunu açıklamıştır (Ekinci, 1997: 82). Böylelikle Cumhuriyet dönemindeki bir muhalif parti girişimi daha başarısız sonuçlanmıştır.
[1] CHF üyelerinin geniş kitlelerce kabul gören bu yeni hareket için yaptıkları “irtica” yaklaşımları hakkında Necdet Ekinci ”Gerek Fethi Okyar, gerek partinin ileri gelenleri Gazi’nin en güvendiği kişilerdi. Dr. Reşit Galip mi hilafetçi ve şeriatçı yoksa Mustafa Kemal’in kız kardeşi mi?” diyerek SCF’nin “rejime sadık bir parti” olduğunu söylemektedir. (Ekinci, s.154.)