1947 Şubat’ında yapılan köy-muhtar ve ihtiyar heyeti seçimleri, iktidar ile muhalefet arasındaki gerginliği arttıran başka bir nokta olmuştur. Demokrat Parti’ye göre bu seçimler muhalefeti köylerden atabilmek için yapılmıştır. CHP’ye göre ise muhalefet partisi halkı hükümete karşı isyana teşvik etmiştir. Bu seçimlerde en çok dikkat çeken olay ise İçel’de meydana gelmiştir. Seçim iki defa yenilenmiş, ikisinde de DP adayı kazanmıştır. Bölgedeki vali ise seçmenleri CHP’ye oy vermek için zorlamış, bu nedenle oy kullanmak istemeyen köylüleri de isyan ettikleri bahanesiyle topluca tutuklatmıştır (Yeşil, 1988: 90). Bu gelişmelerden sonra muhalefet seçim güvenliğinden dolayı endişe duymuş ve seçimlere katılıp katılmayacağında kararsız kalmıştır. Muhalefetin seçimlere katılımının şüpheli olması nedeniyle, CHP muhalefetin katılmasını sağlamak istemiş, bunun için de seçimlerin dürüst yapılacağı vaadinde bulunmuştur (Buran, 1987: 103). Karpat’a göre CHP’nin buradaki amacı, iktidarın seçimlerde haksızlık yaptığı yolundaki iddiaları çürütmekti (Karpat, 1967: 162). Başbakan Recep Peker ise muhalefetin bu tavrı karşısında, muhalefeti seçime zorla sokma düşüncesindeydi. Bu konu hakkında “…siyasi partilerin görevi seçime katılmaktır… Seçime katılmayan parti ve onları destekleyen gazeteler için İstiklal Mahkemeleri kanunu hala mevcuttur…” diyerek, muhalefeti ve destekçilerini tehdit etmekteydi. Tüm tehditlere rağmen DP anti-demokratik kanunlar değiştirilmediği sürece seçimlere katılmayacağını söyleyerek, İstanbul, Tekirdağ, Balıkesir ve Kastamonu’da yapılacak ara seçimlere katılmama kararı almıştır. 6 Nisan’da yapılan seçimlere CHP tek parti olarak katılmış ve üyeliklerin tamamını kazanmıştır (Buran, 1987: 103).