9 Ağustos 1941’de, Mihver devletlerinin yenilgiye uğratılmasından sonra dünyanın yeni düzeni hakkında bilgi alışverişi yapmak ve bu düzenin ilkelerini kararlaştırmak üzere Roosevelt ve Churchill İngiltere’nin “Prince of Walles” isimli zırhlısında bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından “Atlantik Beyannamesi” adı altında bir bildiri yayımlanmıştır. Beyannamenin ilkeleri sekiz maddede toplanmıştır:
- Amerika ile İngiltere, toprak ya da başka bir büyüme amacı gütmeyeceklerdir.
- Ülkeler tarafından özgürce bir istek olmadıkça, dünyada hiç bir toprak değişikliği yapılmayacaktır.
- İki ülke, tüm ulusların yönetimi altına girecekleri hükümet biçimini seçmek hakkına saygı göstermekte ve zorla “hükümranlık” ve kendi kendini yönetim hakları elinden alınmış bulunan uluslara bu hakların geri verildiğini görmek istemektedir.
- Büyük, küçük, yenmiş ve yenilmiş bütün milletlerin, ekonomik refahları için ihtiyaç duydukları ham maddeler eşit şartlarla sağlanacaktır.
- İki ülke, herkese daha iyi çalışma koşulları, ekonomik ilerleme ve sosyal güvenlik sağlamak için ekonomik alanda uluslararasında olabildiğince bir işbirliği oluşturmak isteğindedir.
- İki ülke, Nazi egemenliğinin çöküşünden sonra, tüm ülkelere kendi sınırları içinde yaşamak araçlarını sağlayacak ve bütün ülkelerde insanlara kendi yaşamlarını korku ve gereksinimden arındırılmış yaşayabilecekleri güvencesini getirecek olan bir barışın kuruluşunu görmek isteğindedir.
- Barış, bütün insanlara, açık denizleri ve okyanusları geçme imkânı verecektir.
- İki ülke, tüm dünya uluslarının gerek maddi, gerek manevi nedenler dolayısıyla, güç kullanmayı terk etmeleri gerektiği düşüncesindedir. Kara, deniz ve hava silahları, kendi sınırları dışında, yaşayan ulusları saldırıyla gözünü korkutan ya da korkutabilecek olan ulusların elinde bulundukça hiçbir biçimde barışı korumak olanaksız olacağından, iki ülke, daha geniş ve sürekli bir genel güvenlik sisteminin kurulmasına kadar, bu gibi ulusların silahtan arındırılmalarının temel koşulu oluşturduğu düşüncesindedir. Yine iki ülke, barış seven uluslar üzerine ezici silahlanma yükünü azaltıcı, tüm olası önlemlere yardımcı olacak ve bu önlemleri koruyup geliştireceklerdir (Ekinci, 1997: 41, 42).
Beyannameye bakıldığında; iki ülkenin, mihver devletlerine karşı cephe alan ve demokratik rejimlerle yönetilen ülkelere yardım yapmayı amaçladığı ve kurulacak olan Birleşmiş Milletler’in sinyallerinin verildiği görülmektedir. Ayrıca beyannamedeki hükümlerden Almanya’nın yararlanamayacağı da belirtilmiştir. İlk iki maddeden de anlaşılacağı üzere, bu iki ülke mihver devletlerinin aksine statükoyu savunmaktadır.
Kissinger’e göre, Atlantik Beyannamesi savaş sonrası güvenlik problemlerini Wilson terimleri ile açıklamaktaydı ve iki çeşit ulus tipi görülmekteydi: Özellikle Almanya, Japonya ve İtalya üçlüsünün bulunduğu saldırgan devletler ile barışsever devletler. Saldırgan devletlerin silahsızlaştırılması ve barışsever devletlerin azaltılmış şekliyle askeri kuvvetlerini muhafaza etmesini sağlamak da bu beyannamenin amaçlarındandır (Kissinger, 2014: 371).