Kriz anlarında asfaltları eziyorum.
Şahit olan herkes bana eşlik ediyor; aynı yolun yolcusuyuz.
Bugünün getirileriyle düştüm yollara,
Her kırmızı ışıkta geçmişten bir parça bıraktım ağaç gölgelerine.
Her mola yerinde ilk defa gördüğüm insanları unutmuş bulundum.
Tren istasyonlarına uğrayıp vedalaşmaları not ettim, bir gün lazım olur diye.
Bir gül almak istedim, aslında koparmak. Çiçek dalında güzel diye vazgeçtim.
Sen de dalında güzeldin. Koparamadım, koklayıp yanından geçtim.
Ben bir kadın sevmek istedim, uzaklar “bizimdir” dedi.
Uzaklar da karanlığa bürünmüş; uzaklarda iki ihtiyar, tanışmamış henüz.
Selamlaştım insanlarla, yüzleri meşru değil.
Aynalar kırdım sokaklarda, yere bakınca da göreyim istedim mavilikleri.
Betonarme aşklara ağaç diktim, gölgesine sığındılar.
Denizlere simit ısmarladım, martılara el salladım.
En giyilmemiş vapurundayım denizin, peşkeş çekilmiş iskelelerde turnikelerin üstünden atlıyorum.
Sahile paralel binalar dikmişler, önlerinden geçtim.
Deprem öldürmüyordu, kuştan bile korkan bu binalar öldürüyordu beni.
Yolların kenarlarını yeşile boyamak vardı şimdi seninle.
Artık yeşillerin arasını yola boyuyorlar.
Gölgelere hasret olduğumuzdan değil de;
Aydın olmayan yol sonları var önümüzde.
Bölüm sonu canavarlarının bile bir rengi vardı oysa ki.