Kimlik adı Cemalettin Seber olan uzun şiirlerin klas adamı Süreya, göçebe hayatının yanı sıra aldığı eğitim ve meslek hayatıyla da ilgi çeken bir İkinci Yenici. Çocukluğunu geçirdiği Erzincan’dan, Dersim İsyanı sonrasında başlayan sürgünler nedeniyle Bilecik’e gitmek zorunda kalmıştır. Bu sürgünü şöyle anlatır:
“Bizi kamyona doldurdular,
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu.”
Haydarpaşa Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Siyasal’da Maliye ve İktisat bölümünü bitiren Süreya, Maliye Bakanlığı’nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı’nda danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yıldan fazla bir süre boyunca da TDK üyeliği görevlerinde bulunmuştur.
Gençlik yıllarındaki çekingenliğinden midir bilinmez, yazılarını birden çok mahlasla yayımla-t-mıştır. İlk şiirleri Mülkiye dergisinde yayımlanan şair, ilerleyen senelerde Papirüs dergisini kurmuştur. Dergi çıkarma yolunda, ilk başlarda hayallerini gerçekleştiremediği (1960-66 arası dört sayı) açıkça belli olan Süreya, aradan geçen 6 seneden sonra dergi için 49 sayı çıkarabilmiştir.
Tomris Uyar’la olan aşkı, Ülkü Tamer ve Ece Ayhan ile olan arkadaşlıklarının yanı sıra Sezai Karakoç ile de arasının iyi olduğu sanılsa da, Sezai Karakoç kendisini Süreya’dan üstün görmüş ve Süreya kendisiyle görüşmek istediğinde “Sen benimle randevu almadan görüşecek adam mısın” cevabını aldığı söylenir.
Aşk ve sevgi dolu şiirleriyle beraber politik mesajlarının da bulunduğu şiirleri vardır. Cinsellikten bahsetmekten çekinmeyen, aksine cinselliği en açık şekilde betimleyip “kasıklardan öpen” Süreya’nın, tüm şiirlerinin bulunduğu kitap olan “Sevda Sözleri” Yapı Kredi Yayınları tarafından basılmaktadır.
“seni kucağıma alıyorum
tarifsiz uzuyor bacakların”
Bir iddia uğruna kaybettiği “y” harfine, 1956 yılında yayımlanan “Elma” şiirinde veda etmiştir.
“…bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci’nin tren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerine
Adımın bir harfini atıyorum.”
Üsküdar’a Giderken dizisindeki bir replik ile tanıştığım, en sevdiğim iki satırlık şiiri ise kahvaltı üzerine olanıdır. Çünkü kahvaltı en az iki kişiyle anlam bulur. “Sevda Sözleri” kitabı da, bir kahvaltı sofrasında bana eşlik eden, kahve gözlü bir kadın tarafından hediye edilmiştir.
“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”