BÖLÜM I: SIK BAKALIM
Ansızın firar ediyor içimdeki tutsak sevdalar. Yakalamaya çalışmak bile gelmiyor içimden. Öylesine yordu beni hayatıma giren tüm insanlar. Pişmanlıklar yenilenebilir enerji kaynağı. Keşkeler yaşamı sikip atan öznelerle biter. Bazı kelimeler ikiye ayrılsa bile adam olmayacak biliyorum. Beyinsiz insan vücutlarında nefes alıyor senin kokun. Ne acıdır ki; benim için bitenler, senin için başlamamıştır. Öyle umut ediyorum, hafifletici sebep bahanesi. Öyle ki diyorum, siz bilmezsiniz. Çıkmaz sokaklarda terk edilmek nedir, siz bilmezsiniz. Benim üç boyutlu dünyamda, yeri olmayanları itelediğim boyutlar var. Habersiz geçen günlerin ardından tüttürdüğüm duman kadar kaldı hatrınız. Zehirlediği kadar yanmalı kalpler; kül oluncaya dek. Kül olsun ve üstü kalsın. Bozuk taşımam yanımda! Gittiği gün bitenler el sallıyor, bittiği gün gidenlerle beraber.
***
Uyumak için güneşin doğuşunu bekleyince saat 3-4 gibi ancak uyanabildim. Yalnız yaşamak zor; insan yeni demlenmiş çay kokusuyla uyanmak istiyor kimi zaman. Kahvaltılık birkaç şey atıştırıp film izlemeye koyuldum. Filmin yarısına daha yeni gelmişken Mehtap aradı: “Oğlum neredesin ya bütün Beşiktaş ayakta” diyor. “Oğlum ne lan?” diye bir tepki verdim, bütün Beşiktaş’ın ayakta olmasına takılmadan. ‘Beşiktaş’ın maçı mı var lan’ diye düşündüm de lig biteli 2 hafta olmuş.
– Oğlum Akaretler’e gel, herkes dışarıda. Her yere gaz atıyorlar, bağımlısı olduk!
– Hayırdır, bakmadım haberlere hiç?
– Haberlerde bir bok yok zaten, millet Taksim’e yürüyordu polis müdahale etti.
– Başbakanlık ofisi var ya ondandır.
– Onları mı savunuyorsun sen Allah aşkına?
– Yok be kızım, geliyorum hemen.
Öyle pek bir tecrübemiz yok eylemlerde. Daha dün Taksim’e yürümeye çalıştık da Osmanbey’de ağzımıza yüzümüze sıktılar. Millet temiz havaya hasret diye midir nedir helikopterle gaz atıyor adamlar. Neyse, paldır küldür çıktım evden; maske yok, gözlük yok. Gören eylemci demez, bu devirde eylemci olarak görünmemek hayat kurtaran bir detay zaten. Koşa koşa indim Akaretler’e. Her yer gaz, her yer insan!
İnsanlar eline geçen ne varsa barikata taşıyor, bir yandan alkışlar patlatılıyor, bir yandan sloganlar atılıyor. Elden ele sırayla gidiyor barikata ele geçen ne varsa. Meşaleler yakılıyor; maç yok ama çArşı burada. Pek düşüncesiz bir polis, gaz fişeği atıyor; eldivenli bir arkadaş yokuşun yukarısında olmanın sağladığı avantajla gaz fişeğini elinin tersiyle geri gönderiyor. Bunu gören millet gaza geliyor ‘Sık bakalım’ diye bağırıyor. Polis de macera arıyor zaten, gaz fişekleri gelmeye devam ediyor. Polis barikatı aşamıyor, biz de aşağıya inmeye niyetli değiliz zaten. Etrafta şahsi arabalar var, içlerinde çocuğu-yaşlısı her türlü insan bulunan evler var. Polis gaz atmaya devam ediyor buna rağmen. Cam açmak ne mümkün. Biraz geri çekiliyoruz gazın etkisiyle. Aşağıda ne olup bitiyor bir bok görülmüyor gaz bulutu yüzünden. Aklıma birden Mehtap geliyor, evden çıkarken telefonu almayı unutmuşum. Bir merak sarıyor içimi, bir yandan da gözümden yaşlar geliyor. Polis kardeş, gerçekten gözlerimizi yaşartıyorsunuz.!
-devam edecek-