Devri geçen bir imparatorluk,
Çöküşüne yakınken boşalır hazinesi.
Kan dolu toprağında binlerce yüz.
İhanet dolu yürüyüşler üstlerinde.
Para kokuyor gözleri,
Altından ihraç edilmiş bolca sıfır, atılmış paralarından.
Tapınırlar sırtları dönük hayvanlara.
Yeşile savaş açmış renksiz suratları.
Birkaç kayıp mühim değil, düzen bozulmasın yeter onlara.
Her kaçış bir özgürlük oysa bu yüzeysel dünyada.
Para sayma makinelerinde kaybedilmiş bekaretlerine fidanlar dikti binler.
Doğal dengeyi bozup da “yağmur yağmıyor” diye ağlayanlar değil mi bunlar?
Tasarruf isteyip en beyaz sarayları dikenler
Koltuk sevdasından kendi inançlarını bile hiçe sayan mahluklar.
“Cehalet güçtür” sözünün günümüz dünyasındaki karşılıkları
Kendinden olmayana “gelme” diyen
İnançları ayaklar altına alıp makarasını yapan
Toplum karşısında en imanlı müslüman.
Değil mi bunlar…
Kahkaha atmasın da ne yapsın bu halk?
İnsanı açken özel uçak süsleyen,
Milyarlık saray diken,
Yeni evli çiftler kadar heyecanlı
Oynarken ülkesiyle bir oyuncak misali…
“Affedersiniz” bu da insan kendince tabii.
Kendi insanını katledenlerle aynı masalarda sözüm ona gizli anlaşmalar yapıp
Meydanlarda milliyetçilik savaşı veren
Okyanus ötesine selam durup, özel hayatı ihmal eden
Sonra düşman olup suyun karşı yakasına, “montajcı bunlar” diyenler
Değil mi bunlar…
Topraktan çıkana değil de, paranın yeşiline hayranlık besleyen
Halkın parklarını gaz odalarına çevirip, sigara içenlere kafayı takan
“Yeni” dünyanın ortadoğusunda yalnızlıktan despotlaşan
15 yaşındaki çocuğun ölmesinden rahatsızlık duymayanlar
Değil mi bunlar…
Güneşe akın başlayacak
Ve hiçbir güneş, er doğmayacak…
Müzik: Lucia – Silence