Osmanlı’da posta örgütünün kurulması II. Mahmud dönemine dayanmakla birlikte, II. Mahmud döneminden önce halka hizmet vermeyen ancak resmi haberleşmede kullanılan menzilhaneler bulunmaktaydı. Menzil kelimesi Arapça kökenlidir ve “konak, yol, konak yeri” vb. anlamlara gelmektedir. Buradan yola çıkarak; menzilhaneleri, günümüzdeki şehirlerarası yolculuklarda kullanılan, ihtiyaçların giderildiği, alışverişin yapılabildiği, yiyecek-içecek gereksinimlerinin karşılanabildiği mola yerlerine benzetebiliriz. Menzilhane denilen bu mekanlar Osmanlı’da orduların sefer amacıyla konakladıkları, hacıların seyahat amacıyla yola çıkıp geceyi geçirdikleri, ticari amaçlı kervanların mola verdikleri yerlerdir. Bu sebepledir ki; bir yerin menzil olarak kullanılabilmesi için bulunduğu bölgenin coğrafi durumu önem taşımaktadır.
Osmanlı’da menziller, ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında ve temin edilmesinde, özel haberleşmelerde ve ticari mal naklinde kullanılmıştır. Menzilhanelerin sivil haberleşmede kullanılması ise yasaklanmıştı. Ancak bu yasağın ihlal edildiği, ulakların menzillerde bekletildiği görülmüştür. Savaş döneminde menzildeki beygirler arttırılır, ulaklara ayrıcalık tanınırdı.
1541’e kadar “Ulak hükmü” ile sürdürülen haberleşmede, ulaklar istedikleri hayvanları ücretsiz almak, geçtiği yerlerde yiyecek-içecek temin etmek gibi haklara sahiptiler. Ancak Sadrazam Lütfü Paşa’nın yaptığı düzenlemeden sonra beygir alımlarına sınır getirilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde resmi haberleşme devletin ilk kurulduğu dönemden itibaren ulaklar aracılığıyla sağlanmıştır. Ulaklar geçtikleri yollar üzerinde bulunan menzilhanelerde konaklayarak dinlenirler ve beygirlerini yenileriyle değiştirerek yollarına devam ederler ve böylece haberleşmeyi sağlarlardı.
MENZİL TEŞKİLATININ KALDIRILMASI
Menzil teşkilâtı, Osmanlı Devleti’nin 550 yıllık döneminde gerek haberleşmede gerekse ordunun hareket ve iaşesinin sağlanmasında devrin en mükemmel işleyen kurumlarından biri olmuştu. Ancak, menzil teşkilâtı zamanla kuruluş ve işleyiş disiplinin dışına çıkarak görevini yapamaz hâle gelmiştir.
Özellikle 18. yüzyıldan itibaren bu teşkilât maliyeye önemli bir yük getirmeye başlamıştı. II. Mahmud devrinde devlet giderlerinin üçte birini menzil giderleri oluşturmuştu. Bütün bu olumsuzluklar üzerine Sultan Abdülmecid döneminde teşkilât kaldırılmış ve yerine 23 Ekim 1840 tarihinde Posta Teşkilâtı (Postahane-i Âmire) kurulmuştur. Bu tarihten itibaren menzilhâneler postaneye dönüştürülmüş, Tatar ağaları da postacı olarak görevlendirilmiştir. Böylece Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyunca üç kıtaya hükmetmesini sağlayan önemli kurumlarından birisi daha tarihe karışmıştır.
POSTA ÖRGÜTÜNÜN KURULUŞU
II. Mahmud’un çalışmalarıyla haberleşme örgütünde köklü değişikliklere gidilmiş, halkın da hizmetlerden faydalanması sağlanmaya çalışılmıştı. Posta örgütünün çalışmaları için özel bir komisyon kurulmuş, Avrupa’da uygulanan yöntemleri bilen Mustafa Sami Efendi posta müdürü olarak atanmıştı.
Osmanlıda haberleşme denince akla gelen Ulak-Menzilhane sistemleri yeniden düzenlenerek “Posta Nezareti” adını almış, halka da hizmet sunan bir kuruluş haline gelmiştir.
KAYNAKÇA
PTT Genel Müdürlüğü, “Geçmişten Günümüze Posta”, Ankara 2007.
HALAÇOĞLU Yusuf, “Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller)”, PTT Genel Müdürlüğü, Ankara 2002.